Neredeyse bin yıl öncesinden
tanıdığım ve en son Almanya’da gazeteci olarak bıraktığım Selim şimdi ne
yapıyordu?
-
Eee, ne yapıyorsun şimdi?
-
Ooo, çok şey değişti. Seninle en son Bonn’da
görüşmüştük değil mi? Bonn’dan Berlin’e geçtim bi kere. 1991'de verilen kararla
başkent Bonn'daki bakanlıkların, yasama ve yönetim birimleri kademeli olarak
yeni başkent Berlin'e taşındı. 1 Eylül 1999’da da Hükümet Berlin'de iş başı
yaptı. Ben de o gün bugündür Berlin’deyim.
-
Yeni değil, eski başkent :).
-
Orası öyle, eski evet… Nazi Almanyası’nın
başkentiydi. Utanç Duvarı’nın yıkılışından sonra iki Almanya birleşince yeniden
başkent oldu ya, o anlamda söyledim.
-
Biliyorum biliyorum.
-
Gazetecilikten tercümanlığa geçtim. Devlet adına
tercümanlık yapıyorum.
- Euro’ya geçişten sonra öldük bittik diyor Avrupalılar… En çok da Almanlar yakınıyor galiba… Öyle değil mi?
-
Aynen öyle.
-
Türklerin çoğu kesin dönüş niyetinde galiba… En
azından benim tanıdıklarım öyle diyor.
-
Kesinlikle… Sigortasız işçi çalıştırma
noktasında patlama var mesela… Bak sana bir şey anlatayım. Geçen yaz Samsun’a
gitmiştim. Orada teyzemin komşusu bir kadıncağız benim geldiğimi duymuş. Yanıma
geldi, Almanya’daki kocasına ateş püskürüyor. Ağlayıp sızlıyor, “Alman karıyı
buldu, bizi unuttu” diye… Dönüşte araştırdım. Benim eve yakın bir yerde,
Schöneberg’de çalıştığı inşaatta yukarıdan düşüp ölmüş. Gömmüşler temele,
vermişler betonu. Sigortasız işçi çalıştıranın iflahını sökerler. Bitti gitti.
-
Katil olmak daha hafif suç mu?
-
Yahu kim bilecek, kim bulacak. Almanya’da
“eğitim zayiatı”, yani çalışma sırasında kazaya kurban giden o kadar yabancı
var ki… Bi tarihte Yozgatlı bir işçi, o da sigortasızdı, turist vizesiyle
gelmişti Almanya’ya, bin altı yüz elli derece fırına düşünce, sadece “cız” deyip
anıda kül oldu. Onun da ardından hâlâ “Sarışın Alman kızı buldu, bizi unuttu”
diyorlardır.
# Söyle, nasıl üzülmezsen öyle öleyim


0 yorum:
Yorum Gönder