26 Haziran 2013 Çarşamba

Aşk biraz da mazoşizmdir

Yazı yazmanın sakin limanı olmasaydı, biz hüzünbaz insanlar nereye sığınacaktık?

x X x

Siz bu satırları hangi duygularla okuyacaksınız bilemem; bugün Pazar ve ben, her okuduğum kitabın bitiminde olduğu gibi, yeni bir kitabın daha kapağını, mutsuz sona koşan kahramanlarını üzüntüyle uğurlayarak kapatmış olmanın burukluğuyla yazıyorum.
Karşımda, güneşi yutmak için sabırsızlanan kurşuni ufuk... Yarısını kül rengi bulutlara kaptırmış, dışarıda kalan kızıl rengiyle az sonra değişmez sevgilisinin kucağında kaybolacak güneş...
"İki metre" kalmış batmasına...

x X x

Kitap kahramanlarıyla gerçekten tanışmanın bir yolu yok mu acaba?
"Üzülme bacım" diyebilsek mesela, 'az önce ölen' hicranlı güzele, "Üzülme... geride kalanlar da umduğunu bulamayacak bu hayattan... Kaybettiğin bir şey yok."


Yazarlar neden insafsız davranır kahramanlarına? Gerçek hayatta çektikleri çilelerin intikamını mı almaktadırlar onlardan? Sahipsiz bulduğu birisini kalemiyle döverek tatmin mi olmaktadır?

x X x

'Mutlu insanların öyküsü olmaz'  ...mı?

x X x

Bir yazar, gerçek duygularının ne kadarını verebilir okuruna? Kastettiğinin, anlatmak istediğinin, hissettiklerinin, tarif ettiklerinin ne kadarını?


"Yazmamak elimde olmadığı için yazıyorum" demişti bir yazar... Gerçekten, kısmeti olanlar için ne büyük ödüldür yazıya sığınmak...
Yazmak tedavi etmez insanı, sadece hüznünle barışık yaşamanı sağlar çok çok...

x X x


Kadınların üzmediği bir erkek var mıdır?
(...)
# kitaptan, Spor bir hikâyedir

SÖZ

"Kendine bir öğretmen arıyorsan, başarısızlıklarına bak!"
# S.S.

Ne demişti?


"Futbolda adalet aramak,
genelevde iffetli hayat kadını aramak gibidir
."

                                                                     # S.S.