Mahallelinin kapısında
biriktiği cenaze, malulen emekli, yalnız yaşayan, elli yedi yaşında,
söylendiğine göre yarım asır önce Kars’tan göç etmiş eski bir aşçı, Hüsnü
Acar’dı.
Komşusu emekli öğretmen
Bekir Hoca olmasa, muhtemelen cenazeyi belediye kaldıracaktı.
Çünkü, onu tanıyan
sınırlı sayıdaki komşusunun dediğine göre, Hüsnü Acar hiç evlenmemişti ve
bilinen hiçbir akrabası da yoktu.
- Hırsızlık meselesi onu
çok yordu, dedi Bekir Hoca, yanındakilere…
Gerçekten de öteden beri
korktuğu şey, on gün önce başına gelmişti Hüsnü Acar’ın. Devlet bürokrasisi
içine girmek en büyük korkusuydu ve çaldırdığı çantasında, o gün çektiği ve
henüz hiç harcama yapmadığı emekli maaşının yanı sıra nüfus cüzdanı, ehliyeti,
banka kartı gibi yaklaşık dokuz ayrı belge vardı.
Ölümdü.
…
Hüsnü Acar’ın o gece
sabaha karşı can havliyle Bekir Beyin kapısını tıklayıp “Beni hastaneye götür!”
dedikten sonra yere düşmesi ve hastane yolunda ölmesinin son dönemde yaşadığı
yorgunlukla ilgisi var mıydı bilinmez.
Ama Bekir Hoca’nın tam da
“Kefen parası, mezar parası, imam parası, şu bu, nasıl yapsak acaba” diye
düşünürken, pejmürde bir adamın gelip merhum Hüsnü Amca’yı aramasının
hırsızlıkla ilgisi vardı.
Adam, Hüsnü Amca’nın
cüzdanında, “…hayat, mezardaki sağ ayağın yanına sol ayağın da gelmesi
kadarmış. Dünya çok geçici, çok yalan ve çok yapmacık bir durak. Kimseye maddi
borcum, kimseden alacağım yoktur. Herkese hakkımı helal ettim. Sizler de benim
şu anki durumumu düşünün ve dünya malı için küçülmeyin” şeklindeki vasiyetini
okuyunca yaptığı hırsızlığa pişman olmuş, cüzdanı geri getirmişti.
Dokunmadığı emekli maaşı cenaze masraflarını rahatlıkla karşılayabilirdi!
# Gülenlerin Ağlayanlara Borcu Var
"Öğretmenler, kendisini köprü olarak kullanıp, sayısız öğrencisini suyun öte yanına geçirdikten sonra, gururla yıkılıp giderler." nikos kazantzakis, Ottoman Empire # kitaptan, Gülenlerin Ağlayanlara Borcu Var