13 Haziran 2013 Perşembe

Tarifsiz bir sızı

1995 yılı, Mart ayıydı.
Sefaköy’de bir evde, baba ile oğul arasında şu konuşma geçti:
- Cemil oğlum, gözlerin niye kızarmış, ağladın mı sen?
Cemil babasına sırtını dönerek pencereden dışarı baktı, cevap vermedi.
- Erkek adam ağlar mı oğlum, kocaman delikanlı oldun, on sekiz yaşındasın!
Bu söz üzerine Cemil yeniden ağlamaya başladı.
- Hadi bir şey söyle oğlum, ne oldu sana?
Bu kez Cemil babasına dönerek, dudakları titreye titreye şöyle dedi:
- Okul takımına giremedim baba. Ve böylece liselerarası turnuvaya da katılamayacağım.
- Ama nasıl olur? Sen lisenin en iyi futbolcusu değil miydin?
- Öyle ama, yetmedi...
- Neden?
- Beden Eğitimi hocamızın uyguladığı seçme sistemi yüzünden...
- Nasıl bir sistemmiş bu?
- Ne bileyim! Takıma girmek isteyen neredeyse 30 kişi vardı. Daha doğrusu, tam 30 kişi. Hoca dedi ki, "11 kişi alacağım, siz 30 kişisiniz. Şimdi her birinizin futbol kalitesine bakamam."
- Peki ne yaptı?
- Hocamız, “Hepinizin futbolu birbirine yakın. Ben başka türlü bir seçim yapacağım. Takımımızın adı Şampiyon… Şimdi… Geçen sezon ligde kim şampiyon oldu?" diye sordu. Beşiktaş dedik. "Beşiktaş’ı tutanlar şöyle ayrılsın" dedi. 5 kişi vardı. Onlardan birine yelek verdi, “Giy ve sahaya geç, bekle” dedi. 1994’te yani geçen yıl Galatasaray şampiyon olduğu için bir Cimbomluyu takıma koydu. 1993 için bir Cimbomlu daha… 1992 şampiyonluğu için bir Beşiktaşlı… 1991 için bir Beşiktaşlı daha… Sonuç olarak 11 kişilik takımda 5 Beşiktaşlı, 4 Galatasaraylı, 2 de Fenerbahçeli vardı. Düşünebiliyor musun, şu bizim bakkalın oğlu bile sırf Cimbomluluktan takıma girdi! Topar vurmasını bilmez.

- Böyle saçmalık olabilir mi? Eee? Sonra ne oldu?
- Geriye kalan 19 kişinin tamamı Trabzonsporlu’ydu baba. Bir tek kişiyi bile "Şampiyon Takım"a sokamadık. Senin bana övdüğün ve beni taraftarı yaptığın bu takım hiç mi şampiyon olamamış?!
Babası bir an ne diyeceğini bilemedi, yutkundu.
Cemil odadan çıkmaya hazırlanırken döndü, sinirle:
- Ben Cimbom’u tutacağım baba, dedi. 

- Aaa, hiç olur mu oğlum?!
- On sekiz  yaşıma geldiğimi sen söyledin baba, peki ben ne zaman şampiyonluk göreceğim?

- Bak oğlum... 1977 senesinde sen Trabzon Devlet Hastanesi'nde dünyaya gözlerin açarken, hastanenin hemen yakınındaki statta dünyanın o zamanki en büyük takımı Liverpool'a galibiyet golümüzü atan Cemil, tribünlere doğru coşkuyla koşuyordu. Onun için senin adını Cemil koymuştum. Koca bir efsanenin böyle bir sıradanlığa dönüşeceğini nereden bilebilirdim? Sinir etme beni...
# Faili meçhûl spor öyküleri

0 yorum:

Yorum Gönder